top of page

Yanlışın İlkesel Temeli

İSMAİL LATİF HACINEBİOĞLU


Aristocu klasik mantık açısından yanlışların oluşmasının temeli, varlığın ilkeleri kabul edilen ‘akıl ilkeleri’nin, yani özdeşlik, çelişmezlik, üçüncü halin imkânsızlığı ve nedenselliğin ihlaline dayandırılmaktadır. Bu ilkelerin zorunlu olarak akıl ilkesi kabul edilmesi, varlığın zorunlu olarak ‘başka türlü’ olamayacağı anlayışına dayanır.




Özdeşlik (ayniyyet) ilkesi bir şeyin kendisi olması zorunluluğunu ifade eder. Bir varlık ancak ve ancak kendisi olabilir, yani ‘A’ ‘A’dır. Bu bir varlık alanının bizzat kendisi olmasıdır. Bu ilke, bir yönüyle çok basit bir ilke olarak görülebilir; ama bir kavramın, hükmün sadece kendi hakikatini göstermesi zorunluluğu gibi tüm mantıksal süreçleri ilgilendiren temel bir ilkedir. Burada yapılmaya devam eden kadim tartışmalar, varlık ve bilgi çerçevesinde çok geniş bir yelpazede takip edilebilir. Bir an için, bir şeyin kendinde var (‘kâim’) olmasının ne anlama geldiği tartışmasını bir kenarda tutarak, bu ilkeye dayalı ‘aynıyla sabit’ ifadesinin ‘eşyanın hakikatinin sabit olması’na bağlı olduğu hatırlanabilir (ayniyyet). Hakikatte şeylerin kendileri, kendilerinden başka bir şey olamaz.


“Hüve hüve’sine” ifadesi, “o, odur” anlamıyla, tam olarak “o, her ne ise odur” demektir. Bu açıdan bir kavramın, konunun veya kıyasın hakikate tam olarak uygun/mutabık olması veya bilinmesi ya da uygulanmasıdır. Bu tutarlılık, gerçeklik ve doğruluk bağlamında bir nesnenin veya anlamın hakikatinin zorunlu şartıdır. Aristocu totoloji (tautology) kavramı da “o şey, odur ve öyle olmak zorundadır” manasıyla buna işaret eder. Böyle olmadığı halde, bilerek veya bilmeyerek bu iddianın yanlış kullanımı, ‘kerameti kendinden menkul’ manasında olumsuz ve kabul edilemez bir duruma da işaret edebilir. Yani hakikatte öyle olmayanın yanlış (tutarsız, geçersiz ve hakikatsiz) iddiası sözkonusu olabilir. Dolayısıyla, özdeşlik ilkesine uyulup uyulmadığı tükenmeyen bir sorgulamadır.


Özdeşlik ilkesi, bahsedilen diğer ilkelerin de dayandığı en temel ilke kabul edilir. Aklın ve tecrübenin bu ilkeyi zorunlu olarak araması gerektiği, özdeşlik dışında bir imkân ve ihtimalin bulunmadığı burada esas alınır. Mantık olarak yapılan tüm değerlendirmeler ve süreçler bu ilke ile takip edilmelidir. Dolayısıyla bu ilkenin sağlanmadığı hiçbir kavram ve hükmün, zorunlu olarak hakikat olamayacağı, yani en temel bir mantık yanlışı oluştuğu vurgulanmıştır. Mesela, bir kavramın tanımında, bir hükmün kurgulanmasında ve bunlar ile oluşturulan herhangi bir akıl yürütmeyle ortaya konan düşüncede, özdeşlik ilkesi, ilk, son ve tüm aşamalarda sürekli aranan bir ölçüdür. Tüm mantıksal işlemler bu ilke üzerinde sınanmaya devam eder. İlkeye karşı görülebilecek en küçük bir örtüşmeme, uyumsuzluk veya problem, en büyük mantık yanlışı olarak tüm mantıksal süreci iptal edecektir.


ÖZET


Özdeşlik (ayniyyet) ilkesi bir şeyin kendisi olması zorunluluğunu ifade eder. Mantık olarak yapılan tüm değerlendirmeler ve süreçler bu ilke ile takip edilmelidir. İlkeye karşı görülebilecek en küçük bir örtüşmeme, uyumsuzluk veya problem, en büyük mantık yanlışı olarak tüm mantıksal süreci iptal edecektir.


bottom of page