top of page

Düşünmede Hata-Savab: Mantık Yanlışları

İsmail Latif Hacınebioğlu



Mantık ilmi açısından, düşünmenin doğru, tutarlı ve geçerli olması yönündeki tüm kurallar ve uygulamalar, zihni ve bunun tezahürü olan dili hatalardan korumak içindir. Mantık hataları çok açık bir şekilde mantık kural ihlalleridir. Bu hataların dil ve düşünceden kaynaklı çok çeşitli nedenleri vardır. Mantık kurallarını takip etmek aynı zamanda oluşabilecek muhtemel ihlalleri de takip etmeyi zorunlu kılar. Aslında, doğru, tutarlı ve geçerli düşünmek mantık hatası yapmadan düşünmek demektir. Mantık hatalarından kaçınmak ya da kurtulmak, mantık açından her aşaması dinamik olarak farkında olunması gereken bir düşünme süresine işaret eder.

Hata, doğruluğu kabul edilmiş mantık form ve içeriklerinin birinin veya bir kısmının uygulanmamasıdır. Buradaki yanlışlıkla ‘sevap’ diye de söylenen ‘savab’ ise bu kural ve kaidelerin yerli yerinde gerçeğe uygun doğru kullanımını ifade eder. Düşüncede ve dildeki hatalı kullanım bir mantık yanlışı olarak ortaya çıktığında muğalata (galat-hata-yanlış) oluşmuş demektir. Bu yanlışlık bilinerek kasten yapıldığında veya yapılmaya devam edildiğinde safsata adını alır. Temelsiz vehimler, zihinsel hezeyanlar, kişisel cerbezeler, boş zehaba kapılmalar gibi mantık temelli psikolojik durumlar da burada hatırlanabilir. Tasdiklerdeki hüküm oluşurken kavram, önerme, akıl yürütme uygulamalarının her bir aşamasında bu hatalar oluşabilir.


Mantık zeminde temellendirilmesi gereken ifade, iddia ve yargıların doğru-yanlış olup olmaması tüm düşünme alanlarında takip edilmelidir. Düşüncenin ontolojik ve epistemolojik köklere dayalı unsurları da dikkate alınarak yapılacak fikrî takip, mantık yanlışlarına düşmekten korunmayı hedeflemekle devam etmelidir. Varlık ve düşünme ilkesi sayılan ‘nomos’ açısından ‘düşünce namusu’ bu mantık yanlışlarının farkında olmayı ve gereğini yapmayı zorunlu kılar. Düşüncenin ‘sıhhat’i diyebileceğimiz, ‘sağlam’ bir ifade, iddia ve yargıya ancak mantıksal doğruluk, tutarlılık, geçerlilik ile ve bunların gerçeklik denetlemelerinin yapılmasıyla ulaşılabilir. Bu ise sadece mantık yanlışlarını tespit edip ortadan kaldırmak ile mümkün olabilir.


‘Doğru-Yanlış’ bağlamında mantık yanlışlarının her bir düşünme alanında karşılık geldiği farklı durumlar da o alandaki tartışmalara kaynaklık eder. Ahlakta iyi-kötü, estetikte güzel-çirkin, hukukta suçlu-suçsuz, dinde günah-sevap, tıpta sağlıklı-sağlıksız gibi o bilgi alanı için kullanılan usul ve uygulamalarına dayalı tartışmalar da mantıktaki bu doğru-yanlış çerçevesine dayandırılmaktadır. En azından kavram, önerme ve akıl yürütmelerin mantıksal olarak nasıl oluştuğu ve kullanıldığı açıkça bilinir hale gelmelidir.


Dilde ve düşüncede ‘doğru’yu doğru bilmek ve aynı zamanda ‘yanlış’ı yanlış bilmek hakikate ulaşabilmeye dair iki yönüyle en temel bir ilke olarak karşımızdadır. Mantıksal doğruları bilmek, en az bu doğrular kadar, oluşan ihlallerin, yani mantıksal yanlışlarının da bilinmesini gerektirir. Bilme ve anlama süreçlerinin mantık açısından açıklığa kavuşturulabilmesi, düşüncenin nasıl oluşturulduğunu ortaya çıkaracaktır.


Son Yazılar

Hepsini Gör

TEMMUZ YORGUNLUĞU

Murat Kuru Travma, bir insanın insana, hayata ve kâinata dair kabul, inanç ve güveninin sarsıldığı, ayaklarını bastığı zeminin kaydığı, yerini ve yönünü bilmek ya da bulmak için dayanacağı sabitelerin

bottom of page