top of page

Geleceğin Eğitimi Felsefesi ve Temel İlkeleri

EDANUR BİÇİCİ


Eğitim, dünyaya gözlerimizi açtığımız an itibarıyla başlayan bir süreç. Bu süreç doğduğumuz ülke, içerisinde gelişimimizi tamamlamaya çalıştığımız aile ve çevre ile şekilleniyor. Belli bir yaştan sonra ise düşünce yapımızın oluşumu, bakış açımız, değerlerimiz, aile eğitimi dışında, çocukluk ve gençlik yıllarımızın çoğunun geçtiği okullarla sağlanıyor.

Hayatta yapacağımız seçimlerin, savunmaktan kendimizi alamayacağımız bireysel doğrularımızın oluşumunda bu denli önemli olan eğitimin bir ülke için en hassas ve de özen gösterilmesi gereken bir gerçek olması lazımken, eğitim kanalıyla ezberlenmiş doğrularla tek tip bireyler üretmeye çalışılması gözardı edilemeyecek derece önemli konulardan biri.

Amerika’da uzun yıllar dersler veren, dünyanın pek çok ülkesinde ders kitabı olarak okutulan Termodinamik kitabı akademik klasikler arasında sayılan ödüllü best seller yazarı Prof. Dr. Yunus Çengel'in eğitim sistemi için birçok alternatif sunduğu Geleceğin Eğitimi: Felsefesi ve Temel İlkeleri başlıklı çalışma, ülkelerin geleceği için hayatî bir mesele olan eğitimin hangi normlar üzerine kurulması gerektiğini, eğitimde başarı listesinin başlarında olan ülkelerin ne tür stratejiler izlediğini ve şartlarımızı iyileştirmek için geçilmesi gereken yolları göstermeyi amaçlamış.


“Bir ülkedeki eğitim seviyesinin o ülkedeki demokrasi seviyesi ile birebir ilişkili olduğu görülür” diyen Çengel bir ülkenin hak ve özgürlüklere verdiği değer ile bireylerine verdiği eğitim seviyesinin aynı olduğuna dikkat çekerken hiç de haksız sayılmaz. Demokratik bir ülke, seçmeninin de rasyonel, eleştirel ve sorgulayan bireyler olmasını ister. Bu tür bireylere ulaşmanın anahtarının eğitim olduğunu bilir ve eğitim sistemini bu unsurlar doğrultusunda dogmatik bilgi yüklemekten uzak biçimde ve kendi kendini keşfetmeye dayalı şekilde oluşturur. Kitapta OECD raporlarıyla Türkiye’nin diğer ülkelerle kıyası yapılmış. Eğitimin önemini anlayan ve bu doğrultuda gelişimini devam ettiren ülkelerin gerisinde olduğumuz maalesef açıkça görülüyor.


Yunus Çengel, geride kalmışlığın çözümü olarak adem-i merkeziyetçi bir sistem oluşturarak yerel birimlerin kendi müfredatlarını geliştirmelerinin, öğretmenlerin öğrencilerin ihtiyaçlarına göre bir sistem belirlemesinin uygun olduğunu öne sürüyor. Öğretmenlerin ise KPSS gibi yine ezber odaklı bir sınav üzerinden istihdam edilmesini doğru bulmuyor. “Her birey bir dünyadır ve öğretmenler bireylerin dünyalarını ve dolayısıyla dünyayı değiştirme konumundadır” cümlesini benimsemiş özgün öğretmenler yetiştirmemiz ve bulmamız gerektiğini düşünüyor. Bunun yanısıra, okullara sorumluluklar yükleyerek güven üzerine kurulu bir sistem sağlanması, ona göre sağlıklı eğitim temellerinin atılması için bir olmazsa olmaz niteliğinde.


Raporlardan çıkan sonuçlara göre, fen liselerine giden çocukların özel okullarda okudukları ya da özel ders alarak eğitimlerini pekiştirdikleri gözlemlenmiş. Bu da gösteriyor ki, eğitimde eşitsizlik göze çarpan bir sorun. Geleceğe buğulu camlardan bakan gençler ile başkaları tarafından camları tertemiz yapılan ve o güzel manzarayı görebilen gençler nasıl eşit olabilir? Çengel diyor ki, “Eşit olmayanlara eşit muamele yapmak, eşitsizliktir.”

Geleceğin Eğitimi, sadece bir kitap ve araştırma olmanın ötesinde, toplumun yapıtaşlarını oluşturan bireylerin gelişiminde büyük rol oynayan eğitim sisteminin takip etmesi gereken rota için kılavuz niteliğinde bir eser. Bir ülkenin çağa ayak uydurması o ülkenin adalet, demokrasi ve eğitim sisteminin sağlamlığıyla doğru orantılı: “Fikirlerden, ancak karşı fikir üretemeyenler korkar.” Eğitimin evrensel değerlere uygun, sorgulayan, rasyonel bireyler yetiştirmesi, gelişmiş ülkeler arasına girmemizi ve insanların hakkı olan refahı oluşturmamızı sağlar. Gelecek yıllarda ideolojilerden uzak özgün bir eğitime dileriz ulaşılır...


bottom of page