top of page

Doğru Düşünme Denetçisi: Tutarlı Düşünme

İSMAİL LATİF HACINEBİOĞLU

‘Tutarlı düşünme,’ tıpkı ‘doğru düşünme’ ifadesinde olduğu gibi, düşünmenin aslî, zâtî ve zorunlu bir özelliği olarak görülür. Tutarlılık olmadan düşüncenin oluşum ve devamının gerçekleşmeyeceği vurgusu, düşünmenin vazgeçilemez bir özelliği olarak ele alınır. Tutarlılık zihnî devamlılık anlamında istikrara, insicama ve fikri takibe ait bir sürekliliğe işaret eder. Bu sürekliliğin hangi kanun, kural ve kaideler üzerinden gerçekleşmesi gerektiği tartışması mantığın temel konularındandır. Uygulaması ve takip edilmesi gereken ilkeler ve unsurlar, düşüncenin hem oluşumunda ve devamında, hem de sonucunda ve ilişkilendirildiği mantıksal her aşamada yer almalı ve denetlenmelidir. Tutarlılık ifadesinin mantık ilmi üzerinden Türkçe’de yakın dönemlere ait olarak kullanıldığı görülebilir. Bu noktada, düşüncede mutabakat, istikamet, insicam-serencam gibi, uyum ve uygunluğa, bu uyum ve uygunluğun devamlılığına ait, düşüncenin ana yapısını oluşturan ve belki daha yaygın olarak kullanılan diğer kavramlar da hatırlanmalıdır.

Mantık açısından düşünme oluşurken ve gerçekleşmeye devam ederken takip edilmesi gereken, kavram (tasavvurat) ve yargılarda (tasdikat) çok çeşitli unsurlar ve bileşenler vardır. Tasavvurat, mantığın temel ilkeleri üzerinden dildeki unsurlara dayalı lafız-mana uygunluğuna ait kavramsal yapının kural ve uygulamalarını, tanım ve tasniflerini takip eder. Tasdikat kısmı ise, önerme/kaziyyeleri ve bunların akıl yürütmelere dayalı tartışmalarını takip eder.

Tutarlılık, ‘tüm’ mantıksal süreçleri içine alır. Üzerinde uzun durulması gereken ‘mantığın gerektirdiği tüm ilke ve uygulamaların’ uygulanıp uygulanmadığını takip eder. Bu açıdan tutarlılığın sağlanması ve denetlenmesi, ‘mantıksal tutarlılık’ ile aynı anlama gelir. Yani mantık ile oluşması beklenen düşüncedeki gücün sağlamlığını, tutarlılık meydana getirir. Mantıkta her şeyden önce hakikate dair bir tutarlılık aranması beklenmektedir. Bu arayış dile, olaya, olguya ve uygulamaya ait tutarlılıklarda devam eder. Varoluşsal olarak temellendirme de buraya inşa olunur. Bilginin kökeni ve kullanımı da bu zemine uygun şekilde üretilir ve takip edilir.

Tutarlılığın, düşünce açısından tutar tarafı, kavram ve yargıda mantığın kurallarının tek tek ve bütün olarak birbirini tutması ve birbirine tutturulması ile gerçekleşir. Düşüncedeki mantıksal yapıyı, süreci ve sonucu tutturamamak, isabetli olamamak anlamına da gelen tutarsızlık, yani hakikati tutturamamak anlamına da gelir. Düşüncede tutarlılık oluşmadığında ortaya çıkan ‘tutarsızlık’ta, giderilmesi, izale edilmesi gereken mantık dışı bir durum oluşmuş demektir. Tutarsızlığın hangi mantıksal unsurda, aşamada ya da kural ihlalinde gerçekleştiği bulunmalıdır. Tutarlılığın oluşması ve sürdürülmesi beklendiği kadar, düşüncenin sağlamlığında asıl korkulan tutarsızlığa düşülme durumudur. Nerede bu tutarsızlığa düşüldüğü doğru tespit edilebilirse, orada tutarlılığa dönme imkânı doğabilir. Tutarlı bir düşünce ancak o zaman doğru bir düşünce olabilir kıvama gelebilir. Mantık açısından, doğru düşünce ancak ve ancak tutarlı olan düşüncedir.

Düşünmede tutarlılık, ifadede, iddiada ve bunlara dayalı biçimde oluşan yargı, yani hükümde sürekli bulunması ve uygulanması gereken mantıksal kuralların takibini gerektirir. Düşünmenin parçası olarak düşünülen mantığın dayandığı varoluşsal ve bilgiye ait unsurların her birinde ve dahi bir bütün olarak tamamında yer alması gerekmektedir. Doğru düşünme hedefi ile birlikte aranan bu tutarlı düşünme, içeriği ve formu üzerinden mantıksal bir yapı olacaktır.


bottom of page