top of page

TOPRAK, TEKNOLOJİNİN DE BEŞİĞİ Mİ?

HAKAN YALMAN

Toprağın başlangıcı muhtemelen uzaydaki gaz ve toz bulutlarına dayanıyor. Milyarlarca yıl süren bir yolculuğun ardından ‘yeryüzü’ halini alan zemin, tarımın beşiği olduğu gibi daha derin bakışla teknolojinin de beşiği gibi gözüküyor.


Ne aradığını bilmeyen birinin bulduğu şeyin tam da araması gereken şey olması durumunda, bu buluşmayı sağlayan bir dış iradeden bahsetmek gerekir. İnsanlığın bakır, tunç ve demirle buluşmalarını da böyle bir tabloya benzetmek mümkün. İnsanın bakırla, tunçla o anki iğne, para gibi teknik ihtiyaçlarını karşılamasını murad eden irade, daha sonraki devirlerde demir ile sanayileşmesini, teknolojide gelişmesini planlamış olsa gerek.



Bu hikâye silikonla ve en son—her derde deva olarak ifade edilen; silikon, alüminyum ve oksijenden oluşan kristal katı yapı şeklindeki—zeolitlerle buluşma diye devam ediyor.


İşte tam da burada, insanın beyni, merakı ve varlık âlemine yönelişi ile toprak arasındaki muhteşem bağın bir büyük ağacın işleyişine dönüşümü ve ortaya çıkan teknoloji meyveleri idraklerde hayranlık uyandırıyor. Üst ve tek bir irade olmadan biraraya gelmesi ihtimali olmayan meraklar, arayışlar, yönelişler ve bunları tamamlayan elementler, mineraller ve kristaller, planlanmış bir bütünün detaydaki yansımaları şeklinde gözleniyor.


Sanki teknolojik ürünler iki katmanlı toprağı olan bir bahçede yetişen insaniyet ağacının meyveleri gibi... Birinci katmanda element, mineral ve kristallerin semadan indirilerek depolandığı toprak; ikinci katmanda ise merak, araştırma azmi ve bilgi aşkı ile donatılmış insaniyet zemini. Teilhard de Chardin’in noosfer (düşünküre) tanımı ile tasavvufun ‘sâriye’ ve Bediüzzaman’ın ‘insaniyet-i kübra’ tanımına yaklaştığı bu zeminde devasa bir ağaç büyüyüp gelişmiş. Gaz ve toz bulutlarından bugünkü medeniyet harikalarına kadar her anının planlanması ile büyüyüp gelişen bu ağaç, teknolojik meyveleri sunan arka plandaki iradeye işaret ediyor. Bunu farkeden insan ise her bir medeniyet ve teknoloji meyvesi için o iradeye hayranlık duyup teşekkür etmeyi bir insaniyet gereği olarak görmeli...



ÖZETLER


Bir yanda insanın merakı, arayışı, yönelişleri; öte yanda bunları tamamlayan elementler, mineraller ve kristaller, planlanmış bir bütünün detaydaki yansımaları... Bu ikisinin, üst ve tek bir irade olmadan biraraya gelmesi mümkün gözükmüyor.


Ne aradığını bilmeyen birinin bulduğu şeyin tam da araması gereken şey olması durumunda, bu buluşmayı sağlayan bir dış iradeden bahsetmek gerekir. İnsanlığın bakır, tunç ve demirle buluşmalarını da böyle bir tabloya benzetmek mümkün


bottom of page