top of page

Tilki Yüzlerinde Okunan

AHMET GÜLER


Yarattıklarına bakarak Yaratıcıyı tanıma yolculuğunda İslâm düşünce geleneği içerisinde öne çıkan denklemlerden biri, vahidiyet-ehadiyet denklemidir. İkisi de Allah’ın birliğini ve tekliğini bildiren bu kavramlar, birbirini tamamlayan iki farklı açıdan Yaratıcıyı bize bildirirler. Vahidiyet herşeyi yaratanın O olduğunu bildirirken, ehadiyet her bir şeyi O’nun yarattığını bilmenin ifadesidir. Bu bağlamda, bütün yaratılmışlar arasındaki ortak özelliklere dikkatimizi çekerken, ehadiyet o ortak özellikler içinde her bir yaratılmışın biricikliğini bize gösterir.



Meselâ, bütün insanların yüzünde göz, kulak, ağız, burun gibi azaların aynı şekilde ve aynı yerde olması vahidiyetin; her bir insanın, anne babası ve kardeşleri dahil onu diğer bütün insanlardan ayıran bir simaya sahip olması ehadiyetin bir cilvesidir. Aynı şekilde, bütün insanların aynı fıtratta olması vahidiyet, her insanın ayrı bir şahsiyet sahibi olması ehadiyet tecellisidir.


İnsanlar için geçerli olan bu durumu, sair canlılar sözkonusu olduğunda ise, farketmekte daha fazla zorlanırız. Her bir tür içinde tek tek ayırabilmek kolay değildir. Bütün serçeler, bütün kargalar veya bütün tilkiler birbirinin aynısı gibi gözükür bize. Ama odaklanmayı başaran dikkatli bir göz, canlılar âlemindeki her bir tür içindeki her bir canlı için aynı ehadiyet-vahiyet denkleminin işlediğini görecektir.


Doğa fotoğraflarını ana çalışma konusu olarak seçen fotoğraf sanatçısı Roeselien Raimond’ın tilki fotoğraflarına yöneldiği on yılı aşkın süre içinde gördükleri, bunun bir delili. Bu süre zarfında aynı kadrajda 64 tilki yüzü çekmeyi başaran Raimond, çektiği bütün tilkileri sekize sekiz bir mozaik içinde biraraya topladığında, dikkat çekici bir farklılıkla karşılaşır. 64 tilki arasında, onları alt kategorilere ayırmayı mümkün kılan ortak özellikler kadar, her birini diğer hepsinden ayıran farklılıklar da görür. Bütün bu tilki yüzlerine bakıldığında, onların sadece fiziksel görünümlerinde değil, yüz ifadelerinde’ de ciddi nüanslar bulunmaktadır. Bazı portrelerde tilkilerin çelik bakışları görülürken, başka bazı tilkiler çok safça bakmaktadır. Kimisi yassı burunları ve kulaklarıyla birlikte ‘düzkafalı’ denilebilecek bir görüntüye sahipken, bir diğer grup uzun sivri kulakları ve fevkalâde büyük burunlarıyla ‘uzunburunlular’ diye sınıflanabilir haldedir. Ve son tahlilde, her tilki onu diğer hepsinden ayıran bir görünüme sahip ve her birinin bu görünümün ele verdiği ayrı da bir kişiliğe sahip olduğu anlaşılıyor.


Bazı portreler tilkilerin çelik gibi bakışlar attığını gösterirken, zen anlarını net bir şekilde bulan diğerleri de var. Birlikte, birçok görüntü, büyüleyici yaratıklar arasında bulunan nüansları temsil eder.


Roeselien Raimond, bunlar arasında 2016’ya gelindiğinde farklı kişilikte 12 ‘tilki türü’ tesbit edebilmiş. Sonraki yıllarda, bu sayı daha da artmış. Eğitimsiz ve dikkatsiz gözlere bütün tilkiler aynı gibi gözükebilir. Ama Raimond, insanlar gibi onlar arasında da ciddi farklar olduğunu ve bu farklarıyla onları birbirinden ayırmanın ‘amcanızla komşunuzu karıştırmamanız’ kadar kolay olduğunu söylüyor: “Her tilkinin kendi yüzü var. Biri çikolata gözlü, diğeri altın sarısı. Bazı tilkilerin şirin küçük kaşları veya çok uzun bıyıkları, güzel göz kalemi veya çarpıcı beyaz yanakları var. Ama hepsinden önemlisi, hepsinin farklı yüz ifadeleri bulunuyor.”


Aynı türden farklı canlılara bakarken, birbirinin aynısı iyi canlıya bakıyor değiliz velhasıl. Ama bunu farketmek için, dikkati elden bırakmayıp, ‘aynı gözle bakmamayı’ başarmak gerekiyor.



ÖZET


Bütün serçeler, bütün kargalar veya bütün tilkiler birbirinin aynısı gibi gözükür bize. Ama dikkatli bir göz, her bir tür içindeki her bir canlı için aynı ehadiyet-vahiyet denkleminin işlediğini görecektir. Ama bunun için, önce ‘aynı gözle bakmamayı’ başarmak gerekiyor.


bottom of page