top of page

İNSANLIĞIN GÖZÜNÜ DİKTİĞİ ZİRVE: JAMES WEBB UZAY TELESKOBU

Hakan Yalman


Küresel insan gözünü Dünya’nın 1,5 milyon kilometre uzağına dikti. Uzaydan gözlemin en üst seviyesi olan Hubble’ın oldukça üstünde olan bu seviyedeki James Webb uzay teleskobu, kâinatın başlangıcı ile ilgili sırları gözlemek ve keşfetmek amacıyla yörüngesine yerleştirilmiş. Bu maksatla, kızılötesi dalga boylarında veri toplayarak varlığın başlangıcı ve gelişiminin sırlarını ortaya çıkartacak verileri üretmek üzere planlanmış. Bu da Büyük Patlamanın ardından ortaya çıkan karanlık çağın sonrasındaki yeniden iyonlaşma dönemine ışık tutacak diye düşünülüyor. Bu ise kâinatın vücuda getirilişinden sonraki 1 milyar yıllık aralığa denk geliyor. Bu verilerle içinde hayatın olduğu başka gezegenler olup olmadığının tespit edilmesi de planlanıyor.

İlk oluşan galaksileri, yani gökadalarını gözlemek için kızılötesi dalga boylarında yapılacak yüksek çözünürlük ve hassasiyetteki gözlemler, kâinatın oluşumuyla ilgili birçok sorunun cevabına ulaşmak için de veri toplayacak. Yeniden iyonlaşmanın ne zaman ve nasıl gerçekleştiği, buna neden olan kaynaklar ve ilk gökadalarının hangileri olduğu keşfedilecek. Bu da varlık âlemindeki zaman yolculuğunun yaklaşık 13,5 milyar yıl öncesine gitmek anlamına geliyor. Yani ana rahmindeki bir bebeğin ilk anlarını gözlemek gibi, toplanan bu veriler kâinatın Büyük Patlamadan birkaç yüz milyon yıl sonraki durumunu gözleme imkânını önümüze koyacak.

Bu noktada en dikkat çekici olan durum, bilgi düzeyinde kâinatın başlangıç anı ile bulunduğumuz an arasındaki bağlantı ya da tekliktir. James Webb uzay teleskobunun bulunduğumuz andan kâinatın başlangıcına dair verileri kızılötesi ışınlar aracılığıyla toplayabilecek olması, bu verilerin varlık âleminin altyapısındaki veritabanında var olduğunu ortaya koyuyor. O halde, veri ya da bilgi düzeyine inildiğinde varlık âleminin bildiğimiz ya da bilmediğimiz tüm verilerinin ve bilgisinin zeminde var olduğunu gösteriyor. Yani kâinat sisteminin bütünü bilgi zemininde birbiriyle irtibatlı.

Bu irtibat var olduğu içindir ki, küresel insanın gözü olan James Webb uzay teleskobu milyarlarca yıl öncesinin verilerini gözleyebiliyor. Yani zaman ve mekân bağlantılarının çok ötesinde, eşyanın zeminini teşkil eden bilgi düzeyinde bir bütünlük ve teklik olduğu ortaya çıkıyor. Kimbilir, kızılötesinin daha ötesinde bir gözlem kabiliyetine ulaşılabilse, belki 13,5 milyar yılın çok daha öncesinde ve ışığın bu kadar zamanda kat edeceği mesafenin çok daha ötesinde bir teklik ve bütünlük içerisinde olan yapıya dair veriler de algılama ve idrak alanımıza girebilir. Bu ise kâinatın altyapısında ve varlığın zemininde sınırsız ve sonsuz bir bilgi kaynağının olması gerekliliğine işaret ediyor.

Bu süreçte en çarpıcı nokta; James Webb uzay teleskobunun, varlığın arkaplanına devasa veri tabanını yerleştiren iradenin bu bilgi ile insanlık âlemine yerleştirdiği merakın buluşması arzusunu temsil etmesi olmalı. Bu arzu ise bu bilgi ve ona yönelik merakın çok daha farklı ve geniş kapılar açacağını hissettiriyor.


Son Yazılar

Hepsini Gör

Murat Kuru Travma, bir insanın insana, hayata ve kâinata dair kabul, inanç ve güveninin sarsıldığı, ayaklarını bastığı zeminin kaydığı, yerini ve yönünü bilmek ya da bulmak için dayanacağı sabitelerin

bottom of page