İSMAİL LATİF HACINEBİOĞLU

Düşünme, bir fiil ve faaliyet olarak aklın ve dilin kurallarını kullanan bir silsile içerisinde gerçekleşir. bu kuralların nasıl, ne şekilde ve ne kadar uygulandığı ile de bu düşünme fiilinin doğruluğu ortaya çıkar. ‘Düşünme’de kastedilenin ‘doğru düşünme’ olması gerekirken, ‘düşünme’ ve ‘doğru düşünme’ arasında ayrışmalar ortaya çıktığı görülebiliyor. Düşünmede bu ayrışmanın olup olmadığını anlamaya çalışmak, bizatihi düşünmenin temel bir özelliği olarak görülmelidir. Düşünmenin doğru düşünme olmasını sağlamaya çabalamak, düşünmenin gerçekleşmesi olarak görülmelidir.
Düşüncede ‘doğruluk’, aynı zamanda düşüncede ‘yanlışlık’ın ne anlama geldiği ile de bağlantılıdır. Bu açıdan mantık, zihni doğru olmayan, yani yanlış denilen düşüncelere karşı ‘koruma’yı hedefler. Bunun için bir yandan düşünmenin teorik kuralları tartışılırken, diğer yandan her düşünme pratiğinin başlangıcında, sürecinde ve sonucunda ‘doğru düşünme’nin gerçekleşmesi zorunlu olarak takip edilmelidir.
Düşünme, insanı diğer varlıklardan ve özellikle aynı ‘cins’i paylaştığı diğer canlılardan ayıran, ‘fasıl’asını oluşturan en zâtî özelliğidir. Diğer canlıların, belli ses ve hareketler yapsalar, anlamlı bazı eylemlerde bulunsalar da insana özgü düşünme faaliyetini ‘yaptığı’nı söylemek oldukça zordur. Düşünme veya süreç olarak düşünme faaliyeti, doğru düşünmenin yol, yöntem ve kurallarıyla, yani mantık süreçleri ve tercihleriyle gerçekleşir. Düşünmenin nasıl oluştuğunu anlamak ve bunu tercih veya reddetmek insana ait çok özel bir durum olarak görülmelidir. Doğru düşünmenin nasıl anlaşıldığı ve bu anlayışın düşünceye nasıl uygulanacağı ile ilgili ilkeler, kurallar ve ölçülere ait öncelikler ve uygulamalar, anlama ve bilme açısından, hatta bunu ifade etme açısından ‘düşünme’yi belirlemektedir.
Doğru düşünme, iddia ve yargılarda zihinde işletilen aklın kanun, kural ve ilkelerine ‘uygun’luğu kadar, dildeki lafız ve manaların ifadelerine uygunluğuna da bağlıdır. Ama daha da önemlisi, ikisini de içine alan ‘hakikatin ölçüleri’ne uygunluğun aranması gerekir. Düşünmenin kuralları dendiğinde, doğru düşünmenin çok geniş ve her zaman takibinin yapılması gereken dinamik ilkeleri hatırlanmaya çalışılmalıdır. Doğru düşünme, aklı ‘doğru’ işletmeyi, yani aslında düşünmenin olmak zorunda olduğu gibi olmasını takip etmektir. Bu açıdan mantığın zorunlu doğruluğu akıl ve hakikat arasındaki ayrılmaması gereken ilişkide aranmaya devam eder. Bu ilişkide aklın ve hakikatin ‘değişmez’ ilke ve unsurlarının anlaşılması gerekirken, diğer taraftan bunun insan ve insanlardaki ‘değişen’ yön ve yollarını anlamaya çalışmak gerekmektedir.
ÖZET
Düşünme veya süreç olarak düşünme faaliyeti, doğru düşünmenin yol, yöntem ve kurallarıyla, yani mantık süreçleri ve tercihleriyle gerçekleşir. Bu açıdan mantık, zihni doğru olmayan, yani yanlış denilen düşüncelere karşı ‘koruma’yı da sağlar.